Ana içeriğe atla

Doğu Türkistan için, Rabia Kadir için, Özgürlüğe "VİZE" ver!

İmza Kampanyamızın amacı; Doğu Türkistan davasının sembol ismi Rabia Kadir'in Türkiye'ye girişinin önündeki vize engelinin kaldırılmasıdır.

RABİA KADİR İÇİN BİR MİLYON İMZA

Rabia Kadir Uygur Türklerinin haklarını müdafaa etmekte ve Çin gibi Türkiye'ye de giriş yasağı bulunmaktadır. Yasağın kaldırılması, Doğu Türkistan'daki insan hakları ihlallerinin Türk ve Dünya kamuoyunun gündemine daha örgütlü biçimde taşınmasını sağlayarak Uygur Türklerinin onurlu mücadelesini destekleyecektir.

RABİA KADİR KİMDİR?

1947 yılında Doğu Türkistan’da doğdu. Fakir bir çocukluk dönemi yaşadı. En alt kademeden başladığı iş hayatında azmi ve çalışkanlığı sayesinde yükseldi. Artan iş imkanları üzerine, işçi ihtiyacını, Uygur Türklerini işe alarak karşıladı. Urumçi'de, Müslüman kadınları iş hayatına kazandırmak için, 'Bin Ana Projesi'ni yürüttü. BM’nin 4. Dünya Kadınlar Konferansında görev aldı. Uygur kadınlarının kendi işlerini kurmasını destekleyen bir yardım kampanyasını yönetti. Eşi Sıddık Ruzi, 1996'da Çin'den göç etti ve Doğu Türkistan'ın bağımsızlığı için çalışmaya başladı. Bu sırada Rabia Kadir, siyasete atılmak istedi. Kocasının yaptığı açıklamalar yüzünden engellendi. Eşine gazete göndermesi, 'ulusal güvenliği tehlikeye atma suçu sayıdı. Ağustos 1999'da Doğu Türkistan'ın bağımsızlığını savunma ve bunun için mücadele etme suçlamasıyla gözaltına alındı. Mart 2000'de sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı.Aynı zamanda ülkenin en zengin kadını olarak biliniyordu. 6 yıl hapis yattı. Uluslararası Af Örgütü başta olmak üzere, birçok insan hakları kuruluşu insan hakları savunucusu Rabia Kadir'in özgürlüğüne kavuşması için kampanyalar düzenledi. Rabia Kadir, hapisten çıktıktan sonra Türkiye'den beklediği davet gelmeyince ABD'ye yerleşti ve burada sürgün hayatı yaşamaya başladı. Çin devleti onu, bir numaralı devlet düşmanı ilan etti. 2004 yılında, Norveç tarafından ‘Rafto Barış Ödülü’ kendisine verildi. 2006 yılında Nobel Barış ödülüne aday gösterildi. Aynı yıl, Dünya Uygur Kongresi başkanı oldu. Halen dünyanın dört bir yanında Uygur Türklerinin haklarını müdafaa etmekte ve Çin gibi Türkiye'ye de giriş yasağı bulunmaktadır.

Kampanyamız süresince Türk Ocakları şubeleri bulundukları şehirlerde standlar açacak ve imza toplayacaktır. Tarih, yer ve saatler duyurulacaktır. 

KAMPANYAYA SANAL İMZA İLE KATILMAK İÇİN

Doğu Türkistan için   Rabia Kadir için    Özgürlüğe "VİZE" ver!

"Çin devletinin Doğu Türkistan'da hayatın her alanında uyguladığı baskı ve zulmü şiddetle telin ediyor, Doğu Türkistan Türklüğünün sesini daha gür duyurabilmesi için liderleri Rabia Kadir'e uygulanan Türkiye'ye giriş yasağının kaldırılmasını talep ediyorum."



Forma ve kaynak sayfaya ulaşmak için tıklayınız.












Ziyaretiniz için teşekkürler. Yorumlarınızı bekliyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Matmazel Julie Makalesi

Yusuf Kenan Duran August Strindberg, Matmazel Julie adlı eserinde üst sınıfa mensubu, kont kızı olan Julie’nin mensubu olduğu sınıfa uyum gösterememesinden dolayı yine kendisi gibi kendi sınıfına ayak uyduramayan konağın uşağı Jean ile arasında geçen bir dizi hareketlilikler sonucu bir gecede düşüşünü ve yaşadığı olayların sonucunda onurunu kurtarmak için intihar edişini anlatır. Yazar, eserinde kadın- erkek, alt sınıf-üst sınıf gibi çatışmaları işler. Strindberg’in eserinde başında verdiği didaskalik metin, eserin bütünü çerçevesinde oldukça önem kazanır. Strindberg’in mekânı, bir yeri belirtmede kullanmasına rağmen, yapmış olduğu mekân tasviri eserin içeriğine ve sonuna önsemeler yapar niteliktedir. Bu durum mekanın işlevselliğinin artmasını sağlamış, adeta canlı bir karakter gibi esere dahil etmiştir. Eserin tamamiyle mutfakta canlanması ve mutfakta gösterilen eşyalar, kapı ve pencereden gösterilen bitkiler dikkatleri cezbeden unsurlardır. Bu unsurlar olaylarla ö

Başka Yer Başka Zaman

Başka yer, başka zaman, sensiz ömrüm olsun... Çoktan değişti her şey belki de, hatta o şarkının sözlerinde de olduğu gibi "aynı değiliz ikimizde". Bu işte bir yalnızlık var demek geçiyor içimden, bir yerlere koşuşturan kalabalığın tam ortasında. Belki vakit şuursuz, ömür kısa, kelam uzun. Ancak şöyle bir gelince köşe başlarına bir ah diyor insan. Bir ah,  acizane bir ah! Ziyaretiniz için teşekkürler. Yorumlarınızı bekliyoruz.

Neyseler Birikmiş İçimize

Neyseler birikmiş içimize. Derin bir nefes alıp devam ediyorum düşüncelere dalmaya. Takvim Kasıma değin uzanmışken İstanbul artık yavaş yavaş soğumaya devam ediyordu. Hava buz kokusu ciğerleri yakıyordu insanın. Sokaklarda kar kokusu, koca şehrin insanlarının ensesine vuran o kasvet yağmuru halini almış rüzgâr hala saçlarımda gamzeler oluşturabiliyordu.  Çayın buharı, soğuğa karışırken, çay adeta bir sahne oluveriyordu. Çayın üzerinde bir balerin, kendini bir boşluğa tarmışçasına dans ediyordu. O Meçhulüm soru, köşe başlarını kolluyormuşçasına ara bir aklıma gelip gelip gidiyordu. Bundan sonra ne olacaktı? Bir sonraki şehir, bir sonraki duran kimdi? Hepsini boşverip geçmek geçerken içimden, şehrin bu hiç kesilmek bilmeyen sesi, kulaklarıma, bir fısıltı gibi devamı var diyebiliyordu.  Ziyaretiniz için teşekkürler. Yorumlarınızı bekliyoruz.