Yusuf
Kenan Duran
August
Strindberg, Matmazel Julie adlı eserinde üst sınıfa mensubu, kont kızı olan
Julie’nin mensubu olduğu sınıfa uyum gösterememesinden dolayı yine kendisi gibi
kendi sınıfına ayak uyduramayan konağın uşağı Jean ile arasında geçen bir dizi
hareketlilikler sonucu bir gecede düşüşünü ve yaşadığı olayların sonucunda onurunu
kurtarmak için intihar edişini anlatır. Yazar, eserinde kadın- erkek, alt sınıf-üst
sınıf gibi çatışmaları işler.
Strindberg’in
eserinde başında verdiği didaskalik metin, eserin bütünü çerçevesinde oldukça
önem kazanır. Strindberg’in mekânı, bir yeri belirtmede kullanmasına rağmen,
yapmış olduğu mekân tasviri eserin içeriğine ve sonuna önsemeler yapar
niteliktedir. Bu durum mekanın işlevselliğinin artmasını sağlamış, adeta canlı
bir karakter gibi esere dahil etmiştir. Eserin tamamiyle mutfakta canlanması ve
mutfakta gösterilen eşyalar, kapı ve pencereden gösterilen bitkiler dikkatleri
cezbeden unsurlardır. Bu unsurlar olaylarla özdeşleşerek olacakları okuyucuya
sezdirir.
Aust
Strindberg, tasvirine şu şekilde başlamaktadadır:
“1880’lerde
bir İsveç taşra konağının geniş mutfağı. Bir yaz dönümü gecesi.”
(Matmazel
Julie:21)
Yazarın, olayların vuku bulduğu dönemi belirtmesi eserin
daha net kavranabilmesini ve daha açık olmasını sağlamıştır. 1880’lerde bir
İsveç taşra konağının mutfağında gerçekleştiği aktarılan eser hakkında; konağın
özel bir konak olduğu söyleyebiliriz. Yazarın özellikle “ İsveç taşra konağı”
ifadesini kullanması eserde, bu konakta yaşamını sürdüren bir üst sınıf olduğu fikrinin
oluştuğunu gözler önüne sermektedir. Eserde anlatılan olayların tamamı taşra
konağının mutfağında geçmektedir. Mutfak, yani “konağa hizmet eden bölüm”
şeklinde tanımlayabiliriz. Konağın mutfağında, konakta yaşayan üst sınıfa
hizmet eden bir alt sınıf olduğu düşüncesi gözler önüne serilebilir.
Strindberg’in daha ilk cümlesini kurduğu sırada bir alt ve üst sınıf insanları
konu edindiği öngörüsü oluşmaktadır. Yazarın, özellikle mutfağın “geniş”
olduğunu belirtmesi, konağın büyüklüğünü, üst ve saygın kişilere ait olduğu ve mutfakta
çalışan/bulunan insan sayısının birden fazla olacağını göstermektedir.
Eserin neredeyse tamamının geçtiği “bir yaz dönümü
gecesi” 21 Haziran tarihi göstermekte ve yazın başladığı geceyi işaret
etmektedir. Bu gece yılın en kısa gecesidir. Hristiyan kültürün bir bayramı
olarak nitelendirebileceğimiz bu günde insanlar eğleceler düzenleyip
eğlenirler. Özellikle belirli bir sınıfa ait olmayan bu gün içerisinde gerek
üst sınıf mensupları gerekse de alt sınıf mensubu olan insanlar gün doğana dek
eğlenirler. Tüm bunlardan yola çıkarak bir eğlence ortamının oluşacağı
sezgisine ulaşılabilir. Bunlarla birlikte bu gece yılın en kısa gecesidir ancak
ilerleyen sürede mutfakta sadece eğlenceler yaşanmayacak; tartışmalar, şüpheler
ve aldatmacalar olacaktır.
“Mutfağın
üç kapısı vardır, küçük olan ikisi Jean ile Kristin’in yatak odalarına, büyük
camlı kapı ise avluya açılır. Konağa tek giriş yolu burasıdır.”
(Matmazel
Julie:21)
Mutağın üç kapısı bulunması, buranın başka
odalara açılan ara bir yer olduğunu göstermektedir. Nitekim Strindberg, Jean ve
Kristin’in kapıları mutafağa açılan birer odası olduğunu söylemektedir. “İki
küçük oda” da kalan Jean ve Kristin, konağın uşaklarıdır. Konağın
çalışanlarının meşgul oldukları işin yakınında yer almaları, kontun zilinin de
mutfakta yer alması günün hangi vakti olursa olsun konta hizmet etmeleri
gerektiğini de ifade edebilir. Konağın çalışanları için konağın dışında bir yer
verilmesi yada kendi çalışma ortamlarında kalmaları için mutfakta yer
verilmesi, alt sınıfa mensub olanların üst sınıftaki insanlardan tamamiyle
farklı ve uzak yapılar olduğunu anlatmaktadır. Ancak bir yaz dönümü gecesinde
kont kızı Julie’nin mutfağa gitmesi, mutfakta içki içmesi ve mutfakta uşağı
Jean ile birlikte dans etmesi bu olguyu çiğneyecektir.
“Camlı
kapılardan Cupido çeşmenin bir bölümü, çiçek açmış leylak dalları ile bir kaç
Lombardiya kavağının uçları görünür. ...”
(Matmazel
Julie:21)
Cupido, bizim bildiğimiz ismiyle Yunan
Mitolojisindeki Aşk Tanrısı Eros’u tavsir eden bir heykel. “Cupidolu çeşme” den
yola çıktığımızda bir aşk hikayesinin yaşanabileceği sezisine ulaşabiliyoruz
ancak cümlenin devamında daha yeni çiçek açmış leylak dallarından ve Lombardiya
kavağından söz ediyor. Daha yeni çiçek açmış leylak dalları ve Lombardiya
kavağının dalları birbirlerine zıt iki unsur gibi metinde dikkat çekmektedir.
Bu durumdan yeni başlayacak olan bir aşkın kısa sürmesi veya oluşacak durumun
saçmalığında yada aykırılığından ve olmaması gerektiği şeklinde yorumlandırmak
uygun olacaktır.
“Masanın
ucunda, içi leylak dolu büyük bir Japon baharat kavanozu.”
(Matmazel
Julie:21)
İçinde leylak bulunan bir Japon
baharat kavanozu oldukça uyumsuzdur. Birbiriyle uygun olmayan iki şeyin bir
arada kullanılması, hatta birbirlerini tamamlar nitelikte kullanılması başlı
başına bir zıtlığı ortaya koymaktadır. Eser içerisinde bir şeylerin uygunsuz
olmasına rağmen, bunun farkında olunarak yine de oluşacağını anlatmaya
çalışıyor. Matmazel Julie’nin mutfağa inmesi, uşağıyla dans etmesi ya da
Julie’nin “...Benim basit zevklerim vardır, birayı şaraba yeğlerim” ( Matmazel
Julie:28) demesi, soylu ve üst sınıftan bir hanımefendi olmasına rağmen bu
şekilde davranışlarda bulunması bir uygunsuzluğun var olduğu göstermektedir.
Çok daha net bir örnek verecek olursak, Matmazel Juli’nin uşağı Jean ile
birlikte yaşadıkları kısa süreli aşk ve Julie’nin içinde bulunduğu tereddütlere
rağmen Jean ile birlikte konağı terk etme ve uzak bir yerlere kaçıp yerleşme
isteği, onurlu ve soylu bir konağın hanımefendisine göre tamamiyle zıt ve
uygunsuz davranışlardır.
“...
bir buzdolabı, bir bulaşık tezgahı ve leğeni. İki kanatlı kapının üstünde, eski
tarz büyük bir zil, yanında ise bir konuşma borosu asılıdır.”
(Matmazel
Julie:21)
Klasik olarak bir mutfakta bulunması
gereken buzdolabı, bir bulaşık tezgahı ve leğeninin yer aldığını görüyoruz
ancak bu 19. Yüzyıldan sonra klasikleşmişdir. 1880 lerde bir evin mutfağında buzdolabı
çok nadir bulanabilecek eşyalardandır. Onlarda
oalyın yaşandığı dönem içerisinde ya bir kont veya soylu ve zengin bir kişinin
evinde olmalıydı. Konağın sahibinin “kont” diye ifade edilmesi, onun üst sınıfa
mensup bir insan olduğunu yinelemektedir. Kont’un konağının bulunması ve
mutfağında buzdolabının bulunması tekrar bize Kont’un kesin olarak üst sınıfını
temsil eden biri olduğunu gösterecektir ancak oyunda Kont bir karakter olarak
değilde bir tip olarak bulunacaktır. Devam eden cümlede yazarın, “eski tarz
büyük bir zil” den bahsediğini görüyoruz. Yazarın özellikle “eski tarz” ı sıfat
olarak yüklediği zil ne işe yaramaktadır? Eski tarz bir eşyanın özellikle
belirtilmesi konağın eserde Kont diye adlandırılan kişiden önce bir başka soylu
aile yaşadığını ifade ediyor olabilir. Kont, Kont’un konağı, konağın mutfağı ve
konağın uşakları şeklinde ki diyagramı göz önüne getirdiğimizde, iki kanatlı
kapının üstündeki zilin konağın hizmetçileriyle efendileri arasındaki iletişimi
sağlamak için olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Kont konağa döndüğünde ilk işi
zili iki kez çalmak olacaktır.
JEAN
“(Zil iki kez çalar. Julie ayağa sıçrar. Jean uşak giyisilerini giyer.) Kont
dönmüş. Ya Kristin...
(Konuşma
borusuna doğru gider basıp dinler.)”
(Matmazel
Julie:62)
Zil, eserde üst sınıfla alt sınıf arasında
ki iletişim yolunu simgelemektedir. Eserde -Julie’nin mutfağa gelmesi dışında-
konakta yaşayan herhangi birinin hzimetçilerle iletişime geçtiği görmüyoruz
veya zil dışında herhangi bir iletişim bağları bulunmamaktadır. Konağın
sakinleri emirlerinde çalışanlarına “üstten aşağıya” doğru bir şekilde emir
vermektedir.
“Camlı
kapılardan Cupido çeşmenin bir bölümü, çiçek açmış leylak dalları ile bir kaç
Lombardiya kavağının uçları görünür. ... bacasının bir bölümü görünen, büyük
bir çini yemek ocağının bulunduğu köşe...”
(Matmazel
Julie:21)
Yazar mekan tasvirini yaparken “çeşmenin
bir bölümünden, çiçek açmış leylak dalları ile bir kaç Lombardiya kavağının
uçları, bacasının bir bölümü görünen, büyük bir çini yemek ocağının bulunduğu
köşe” gibi sadece bir bölümü görünen,yani tam olarak görünmeyen unsurlardan
bahsetmektedir. Bunu olayların sadece bir bölümünün bize aktarıldığı şeklinde
anlamdırabiliriz. Matmazel Julie’nin Jean ile yaz dönümü gecesinde birlikte
olduklarını biliyoruz ancak eserde Jean’in Julie’nin ardından odaya gidiyor
olduğuna dair herhangi bir şey belirtilmemiş. Aynı zamandan aynı şekilde
benzerlik kurabilceğimiz bir benzer durumda eserin sonuna geldiğimizde
Julie’nin onurunu korumak için intihar ettiğini biliyoruz ancak yazar, bunu anlatırken
Julie’nin mutfağın kapısından çıkışına kadar anlatmıştır. Kısacası yazar
olayları anlatırken sezdirme tekniğini yoğun bir şekilde kullanmış ve bazı
olayların sadece bir bölümünü okuyucuya aktarmıştır. Bir parçası verilen
olaylardan bütünü görebilme yetisini ortaya çıkarmıştır.
Strindberg, Matmazel Julie eserini
daha anlaşılır ve canlı kılmak için vermiş olabileceği mekan tasviri sayesinde,
eseri daha okunmadan eser hakkında tahminde bulunulması sağlamış. Karakterleri
ve olayları kabaca okuyucuya aktarmıştır. Okuyucunun eseri, eser ve eserin
başında yer alan didaskalik metinle birlikte idrak edildiğinde anlaşılması daha
rahat olacaktır. Bununla birlikte eserde
karakterlerin konuşmalarından doğabilecek anlaşılmazlıkların giderilmesini
sağlamıştır. Yazar, metinde oluşacak olan durumları, bunları simgeleyebilecek
veya yorumlandığında tahminde bulunabileceğimiz ögelere mekan tasvirinde yer
vermiştir. Gerek parça parça verilmiş ögeler gerekse bir biriyle uyumsuz olan
ögelerle metnin içeriğine dair bir önseme oluşmasını sağlamıştır. Eserde yer
alabilecek insanları tahmin edebileceğimiz bir ortam sağlamış, eserde ki
tiplerle neyi aktarmak istemiş olabileceğine dair düşünceler okuyucuda oluşmaya
başlamıştır.
Ziyaretiniz için teşekkürler. Yorumlarınızı bekliyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum yaptığın için teşekkürler.